HAY BİN YAKZAN VE ROBİNSON CRUSOE
Hay ve Robinson, ölüm tehlikesi atlatıp, bir kurtuluş olarak ıssız adaya düşen iki ayrı insan. Doğaya, kendilerine, insanlara karşı tavırları; düşünceleri, inançları, soruları, değerleri birbirinden çokça farklı iki insan, iki dünya, iki farklı medeniyet..
Hay Doğu, Robinson Batı..
Hay, ıssız adaya geldiğinde yanında hiçbir şey yoktur; tecrübesi de, bilgisi de, adı da, eşyası da yoktur. Robinson'un yanında gemiden adaya taşıdığı onlarca işine yarar malzeme, silahları, tecrübeleri, bilgisi, hırsı, ferdiyetçiliği, arzuları vardır.
Hay, gözünü kendisinden başka insanın olmadığı bir doğaya açmıştır ve kendisini tabiatın, çevresinde olan bitenlerin bir parçası olarak görmüştür. Doğaya karşı korumacıdır, doğaya hizmet eder. Çekirdekli meyvelerden yer ve çekirdeklerini de toprağa eker. Kendisini diğer canlılarla mukayese eder. Robinson ise ıssız adaya gelmeden önce sosyal yaşamında hayli aktif biridir, ki ticaretle uğraşıyordu. Issız adadaki yalnızlık onun için çok zordur. Fakat o bu yalnızlığı bir fırsat olarak görür, adanın tek hakimi olabilecektir. O doğanın bir parçası değil, sahibidir, adadaki her şey onundur, ona hizmet eder. Doğaya karşı acımasızdır, müsriftir. Her şey onun varlığının devamı içindir.
Adada diğer insanlarla ilişki kurarken Hay, kendisini onlarla aynı seviyede tutar. Onları arkadaş ve birlikte hayatını sürdüreceği insanlar olarak görür. Robinson ise adaya gelenleri köle ve uşak olarak görür. Kendisine 'efendi' denmesini ister. Diğer insanlar hayatlarını ona borçludur, gerekirse onun için ölmelidirler. Hiç kimse yokken bile adada o bir kraldır. Müthiş bir iktidar arzusu vardır.
Hay, hayatını ulaştığı doğrular ve yanlışlar çerçevesinde sınırlar. Bedenini bir emanet ve Tanrıya ibadet etmesine bir araç olarak görür. Bedenini korur, temizliğe ve güzelliğe dikkat eder, sade yaşar. Robinson'un sınırı yoktur. Canı ne isterse onu yapar. Bedenini amaçlarına ulaşmak için bir araç olarak görür, ancak daha fazla çalışması için değer verir bedenine. Temiz değildir, güzelliği de önemsemez. Onun için mühim olan faydadır.
Hay için Tanrı en yüce varlıktır, insan kendi varlığını o varlıkla bütünleştirmelidir. Evrenin merkezi tanrıdır. Hay'ın amacı Tanrıya ulaşmak, onun rızasını kazanmaktır. Robinson'un Tanrıyla ilişkisi de pragmatiktir. Tanrı kendisini tehlikelerden koruduğunda, ona yardım ettiğinde, onu mutlu kıldığında aklına gelir ve ona bağlanır. Ama çeşitli sorunlarla karşılaştığında Tanrıya olan inancı sarsılır.
Yazan: Zilkâde / Tarih: Cumartesi, Mayıs 11, 2013