YUNUS EMRE
Yûnus Emre’nin bir hayli uzun ömür sürmüş olduğu, Karamanlı olduğu, Horasan’dan gelen İsmail Hacı Cemaati mensuplarından bulunduğu ve Karamanoğlu İbrahim Beğ’den bir yer satın aldığı hususlarında tarihi vesikalar mevcuttur.[Faruk K. Timurtaş, Yunus Emre Divanı]Yûnus Emre'yle ilgili bütün kaynak ve belgelerde, atalarının Horasan'dan gelerek Karaman'a yerleştiği ve Yunus Emre'nin Karaman'da yaşadığı açıkça belirtilmektedir.Başbakanlık arşivi 63 sayıda kayıtlı ve H. 924/ Miladi 1518 yılında Yavuz Sultan Selim Han adına Karaman Eyaleti Vakıflarını içine alan defterin 2354, sahifesinden, Yunus’un bağlı bulunduğu aile reisi İsmail Hacının Horasan’dan cemaati ile Larende’ye (Karaman) gelerek burada yerleşip, yurt edindiği öğrenilmektedir. Bu belgelerde adı geçen Hacı İsmail Köyü’nü yine adı geçen Hacı İsmail kurmuştur. Bu köyün yeri Karaman’a 29 km uzaklıktadır. Yine ikinci belge İsmail Hacının ve torunlarının da adı geçen belgeden öğrenildiğine göre Yunus Emre, Karamanoğlu İbrahim Bey’den YERCE adındaki yeri satın almıştır. Kendisi ölünce de mülkü çocuklarına geçmiştir. İsmail Hacı topluluğunun Vakıfnamelere, mülknamelere geçmeyen otlak ve benzeri yerlerini Kemal Paşazade (1468-1534) bulmuş ve defterine geçmiştir. Yunus Emre’nin İsmail Hacı soyundan olduğunu gösteren bu belgelerdeki yerleri, ünlü tarihçi İbrahim Hakkı Konyalı uzun süre çalışarak bulmuş ve belgelerle uygunluğunu belirlemiştir. 500 yıl önceden gelen bu belgedeki adı geçen yerler bugün de aynı adlarla anılmaktadır.Yine başka bir belgede (Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü eski kayıtlar arşivi yeni 584, eski 254) Konya Evkafının H.992/M.1584 tarihli yazısında Larende'deki(Karaman) Yunus Emre’nin zaviyesinden söz eden bölümünde Yunus Emre’nin babasının adının, İsmail olduğu bildirilmektedir. Kayıt şöyle : Vakf-ı Zaviye-i Yunus Emre İbn-i İsmail Meşhur bi Kirişçi baba der nefs-i Larende”
Karamanoğulları tarihini içine alan Şikari tarihinde, Yunus Emre ile ilgili ve Yunus Emre’nin Karaman’da olduğunu bildiren bölümler mevcuttur.
Ünlü Seyyah Evliya Çelebi, 1648 yılında Karaman’a gelmiş, camileri, türbeleri, ilginç yerleri dolaşmış, buralara ait tarihi bilgileri Seyahatname isimli kitabına(9. cilt) koymuştur. İşte, Evliya Çelebi’nin gördüğü yerlerden birisi de Yunus Emre’nin türbesidir. Evliya Çelebi şöyle diyor : “Kirişçi Baba Camiinde, Yunus Emre Hazretleri Merkadı (Mezarı) bulunmaktadır. Anın Türkice tasavvufune ebyat-u eş’arı, ilahiyatı meşhur-i afaktır.” C.9 Yûnus Emre Camii Karamanoğulları dönemine ait Karaman Merkez Kirişçi Mahallesinde, kesme taştan, merkezi kubbeli bir yapıdır.Son cemaat yerinde dört sütun üzerinde, ortada oval, yanlar da yuvarlak kubbeler vardır.Kubbeye, içten dört köşede yarımşar kubbe ile geçilir. Stelaktitli alçı mihrabı, geometrik süs, kıvrık dal motifi ve nesih yazı ile dekore edilmiştir.Merkezi kubbenin sağında, iki kemer açıklıklı dikdörtgen planındaki zikir yerine, buradan da Yûnus Emre'ye ait türbeye geçilir.Daha önce bir çok onarımla orjinalliği bozulan cami, 1994 yılında aslına uygun olarak yeniden restore edilmiştir.Yûnus Emre Türbesi Karaman Merkez Kirişçi Mahallesinde Yunus Emre Cami bitişiğindedir. Türbenin cami içine iki, batıya da bir penceresi açılır. Türbe Yûnus Emre Tekkesi ile birlikte Karaman oğlu devrinde yapılmıştır. Tamamen kesme taşla yapılmış, üzeri beşik tonoz örtülüdür. Türbenin içinde tahtadan işlemesiz olarak yapılmış 4 sanduka vardır. Kapıya göre sonda olan sanduka Yûnus Emre'ye, 2. sanduka Tapduk Emre'ye, 3. sanduka Yûnus Emre'nin oğluna, 4. sanduka da kızına aittir.
Umumiyetle onun hakkında bilinenler, muhtelif menkıbeler ve şiirlerindeki ipuçlarından ibarettir. Bektâşi menâkıbnâme (velayetname)lerinde Yûnus’un Sivrihisar yakınında Sarıköyde doğduğu ve orada öldüğü zikr edilmekte ise de, bu husus bir rivayetten ileriye gidememektedir. Son zamanlarda bulunan bir vesikada Yûnus Emir Beğ adlı bir şahsın Sarıköy’deki çiftliğini zaviyesine vakf ettiği kayıt edilmektedir. Eski yazıda “emir” ve “emre” kelimelerinin yazılışı birbirine benzemekle beraber, isimde Beğ kelimesinin de kullanılması ve “Emir” “Beğ” sıfatlarının tarikat mensuplarına verilmesi mû’tad olan sıfatlardan olmayıp mülkî bir sıfat olması, bu şahsın Yûnus Emre olamayacağını göstermektedir. Prof.Dr.İ.Hulusi GÜNGÖR Yunus Emre’nin Karaman ve Sarıköy ile ilgili hangi belgelerde, adının nasıl geçtiği hakkındaki devlet arşivlerine dayanan araştırmasında Karaman'ın haklılığı üzerinde durmuştur.• Sarıköyle ilgili belgelerden 21 sarf evrakı dışındakilerde zaviye sahibi olarak 7 belgeden 3'ünde “Yunus Emir Bey” ve 5' inde “Yunus Emre” adı geçmektedir. 21 sarf evrakı da hesaba katılırsa ortaya çıkan 28 evraktan 10 tanesinde “Yunus Emre”, 2 tanesinde “Yunus Emrem”, diğerlerinde ise bunların dışında isimler ve 3 defa “Yunus Emir Bey” ismi geçmektedir. Bu durumda, belgelerin ancak % 43'ünde “Yunus Emre” ve “Yunus Emrem” adları geçmekte, diğerlerinde bunlardan başka isimler yer almaktadır.• Karaman ile ilgili belgelerin 8'inde “Yunus Emre”, 9'unda Yunus Emrem” adı geçmektedir. Karaman belgelerinde başka adla anılan kimse yoktur.• Sarıköy ile ilgili belgelerin değişik isimlerle anılan 21 sarf evrakı haricinde 7 evraktan sadece 1 tanesinde, yani % 14'ünde Yunus Emre "Hazretleri" sıfatıyla anılmıştır. Diğer belgelerde sıfat kullanılmamıştır.• Karaman ile ilgili 17 belgenin 10'unda “Yunus Emre” ve “Yunus Emrem merhum, magfur-ünleh, Kuddise sırrıh-ül aziz, Kutb-ül arifin” gibi sıfatlarla anılmıştır.• Sarıköy ile ilgili padişah berat ve kayıtlardan 6 tanesinin sadece 1 tanesinde (% 17'si'nde) “Yunus Emre” saygıdeğer bir sıfatla anılmaktadır.• Karaman ile ilgili padişah berat ve kayıtlarından 8'inden 5'inde (% 65'inde) “Yunus Emre” ve “Yunus Emrem” saygılı sıfatlarla anılmaktadır. (Kaynak: Devlet Arşivindeki Belgelerle Yunus Emre-Prof. İ.Hulusi GÜNGÖR)
Yunus Emre'nin dedelerinin Horasan'dan göçerek Anadolu'da ilk yerleştikleri Tekke adlı yerde bulunan İsmail Hacı Tekkesi, mezarı ve çevresi Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın 2006 yılında gönderdiği 434 Milyar TL’lik ödenekle 2006 yılı içerisinde restore edilmiş ve Yunus Emre'nin atalarına ait bu yer de bilim dünyasına kazandırılmıştır.Bu restorasyon için 12 Mayıs 2006 tarihinde Türk Dil Bayramı ve Yunus Emre'yi Anma Etkinlikleri çerçevesinde bir de tören düzenlenmiştir.
Yûnus Emre’nin hayatı ve yaşadığı çağ hakkında bilinen hususlardan biri, Risalet-ün-NushiyyeRisâletü’n-Nushiyye]] adlı eserini H. 707/ M. 1307-1308 târihinde yazmış olmasıdır. Eserin sonunda şu beyit bulunmaktadır:Söze târih yidi yüz yidi-y-idiYûnus canı bu yolda fidi-y-idi
Süleymaniye Kütüphanesi Yunus Emre Divanı el yazması nüshalarından biri olan Karaman nüshasında beyit şu şekilde kayıt edilmiştir.Ki tarih dahi yidi yüzde-y-idiYunus canı bu yolda fidi-y-di
Eserini olgun ve ilerlemiş bir yaşta yazdığı anlaşılan Yûnus Emre, son zamanlarda bir mecmuada bulunan kayda göre H. 720/M. 1302-1321 târihinde vefat etmiştir. “ Vefat-ı Yûnus emre, sene 720, müddet-i ömr 82 ” Bu sözlerden H. 638/M.1240-1241 yılında doğduğu ortaya çıkmaktadır.
Fakîh Ahmed Kutbuddin Sultan Seyyid NecmüddinMevlana Celalüddin ol kutb-ı cihan kanı.
Bu beyitte adı geçen Hoca Ahmed Fakîh “ Carhname ” adlı eserin de sahibidir ve Yûnus’un doğumundan 20 yıl önce 1221’de (H.618) vefât etmiştir.
Yûnus’un şiirlerinde Geyikli Baba ve Seydi Balum’un adları da geçmektedir:Geyiklü’nün ol Hasan söz eyitmiş kendündenKudret dildür söyler kendünün söz nesidür,
Seydi Balum ilinden şeker tamar dilindenDost bahçesi yolundan eve dervişler geldi,
Yûnus’un kınadığı Geyikli Baba, Osman Gazi (1299-1326) ve Orhan Gazi (1326-1359) devirlerinde yaşamış, garip halleriyle ilgi uyandırmış bir şeyhtir. Seyyid Balum (Balum Sultan), muhtemelen Germiyan Oğullarından bir beydir ve Geyikli Babanın müridlerindendir. Yûnus’un çağdaş olarak bahsettiği bu kimselerin yaşadığı devir, XIII. yüzyılın ikinci yarısıyla, XIV. Yüzyılın ilk yarısıdır. Yûnus’un kendisi de XIII. Yüzyılın ikinci yarısında ve XIV.Yüzyılın başında yaşamıştır. Bu târih Selçukluların sonu ile Osman Gazi devirlerine rastlamaktadır. Âşık Paşazâde, Yûnus’u Orhan Gazi devrinde yaşamış gösterir ise de, doğru değildir. Taşköprü-zâde’nin Yûnus’un Yıldırım Bâyezıd (1389-1402) devrinde yaşadığını kayd etmesi de, tabiatıyla gerçeğe uymamaktadır. Yûnus Emre’nin şiirlerinden düzgün bir tahsil gördüğü, Arapça ve Farsçayı, İslâmî ilimleri, İslâm târihini kısacası devrinin bütün ilimlerini iyice bildiği anlaşılmaktadır. O devirde en önemli ve meşhûr ilim ve kültür merkezi Larende(Karaman) olduğuna göre(Hz.Mevlana bile ikamet için Anadolu şehirleri içerisinde Larende'yi(Karaman) tercih etmiş,en verimli yedi yılını burada geçirmiş daha sonra Selçuklu Sultanının ısrarına dayanamayarak Konya'ya intikal etmiştir.)Yûnus büyük ihtimalle tahsîlini Karaman’da yapmıştır. Yûnus’un Mevlânâ ile görüşmediği Mevlana'nın vefatından bir süre sonra Konya'ya uğradığı ve Türbesinin yapımında bulunduğu rivayet edilir. O'nun “ safâ nazarından ” feyz aldığını, semâ‘ meclislerinde bulunduğunu aşağıya aldığımız beyitler açıkça ortaya koymaktadır. Yûnus’un şu beyitlerinde de Konya’nın adı geçmektedir:Bir gönül ele getür feragat ol geç oturGonya(Konya) şehrinde yatur ol iki sultan kânı,
Yûnus’un bu sözünden sen mâ’nî anlar-ısanKonya menâresini göresin bir çuvalduz
Yûnus Emre Dîvânı’nında Moğolların Anadolu’yu istila etmelerinin izleri de görülmektedir:Işkın çeri saldı benüm gönlüm evi ikîimineCanumı esîr eyledün n’ider bana yağı Tatar,
Ol budakta biter iman, iman bitse gider gümanDün gün işüm budur heman nefsüme bir Tatar oldum,
Okırsın tasnif kitâb çekersin bunca azâbHavf u recâ sende yok öyle ki bir Tatarsın,
Yûnus’un birçok şehirleri ve illeri dolaştığı hususunda da şiirleri ip ucu vermektedir:Gezerem Rum ile Şam’ı yukarı illeri kamuÇok istedüm bulamadum şöyle garib bencileyin
İndik Rûm’a kışladuk çok hayr ü ser işledükUş bahâr oldı girü göçdük elhamdü lillâh
Yûnus Emre’nin Yukaru-İlleri (Azerbaycan ve İran); Anadolu şehirlerini, Şam (Suriye İllerini) ne maksatla dolaştığı belli değildir. Belki tahsil için, belki büyük ilim ve gönül adamlarını ziyaret maksadıyla, belki bir aşk hicranı dolayısıyla bu seferleri ihtiyar etmiştir. Belki de bu saydığı yerlere hiç gitmemiştir, bunlar gitmeği arzuladığı diyarlardır.
Yûnus’un uzun bir ömür sürdüğü şiirlerinden de anlaşılmaktadır:Niceler eydür Yûnus’a kocaldu ışkı kogılIşk bize yenile geldi henüz dahı turvandadur,
Aşık Yûnus bu sözi muhâl diye söylemezMa’ni yüzin gösterür bu aşıklar kocası,
İki kişi söyleşür Yûnus’ı görem deyüBiri eydür ben gördüm bir âşık koca-y-mış,
Evlenmiş olduğunu ise şu beyit göstermektedir:Bundan dahı virdün bize ol huriyi çift ü halâlAndan dahı geçdi arzum azmüm sana kaçmağ içün
...şiirinin ozelliği...
Halk şairliğinin yanısıra dili, düşünceleri, işlediği konularla Anadolu'da gelişen Türk edebiyatının en büyük adlarından sayılan Yûnus Emre, yalnız halk ve tekke şiirini değil, divan şiirini de etkiledi, yaşarlığını çağlar boyu sürdürdü. Hece ve aruzla yazdığı şiirlerinde sevgiyi temel aldı. Tasavvufla, İslam düşüncesiyle beslenen dizelerinde insanın kendisiyle, nesnelerle, Allah'la ilişkilerini işledi, ölüm, doğum, yaşama bağlılık, İlahi adalet, insan sevgisi gibi konuları ele aldı. Çağına hâkim olan düşünüş biçimini ve kültürü konuşulan dille, yalın akıcı bir söyleyişle dile getirdi; kendinden önce yetişmiş İran ozanlarının, çağdaşlarının yapıtlarında geçen kavramlara yeni bir öz, yeni bir deyiş kattı. Bu yanıyla tasavvuf düşüncesini zenginleştirdi, kendi adına bağlanan tekke şiirinin Anadolu'daki ilk temsilcilerindendir.
Türbesi
200 TL banknotu üzerinde Yunus Emre portresi
Meşhur seyyah Evliya Çelebi, Seyahatnamesi'nde Karaman'a gelişinden bahisle "Kirişçi Baba Caminde Yunus Emre Hazretleri merkadi (mezarı) bulunmaktadır. "Anın Türkice tasavvufane ebyat-ı eş'arı, ilahiyatı meshur-i afak'tır." diyerek Yunus Emre'nin türbesi, tekkesi ve zaviyesinden bahsetmektedir. Yunus Emre Camii Karamanoğulları dönemine ait Karaman Merkez Kirişçi Mahallesinde, kesme taştan, merkezi kubbeli bir yapıdır.Son cemaat yerinde dört sütun üzerinde, ortada oval, yanlar da yuvarlak kubbeler vardır.Kubbeye, içten dört köşede yarımşar kubbe ile geçilir.Stelaktitli alçı mihrabı, geometrik süs, kıvrık dal motifi ve nesih yazı ile dekore edilmiştir.Merkezi kubbenin sağında, iki kemer açıklıklı dikdörtgen planındaki zikir yerine, buradan da Yunus Emre'ye ait türbeye geçilir.Daha önce bir çok onarımla orjinalliği bozulan cami, 1994 yılında aslına uygun olarak yeniden restore edilmiştir.Yunus Emre Türbesi Karaman Merkez Kirişçi Mahallesinde Yunus Emre Cami bitişiğindedir. Türbenin cami içine iki, batıya da bir penceresi açılır. Türbe Yunus Emre Tekkesi ile birlikte Karaman oğlu devrinde yapılmıştır. Tamamen kesme taşla yapılmış, üzeri beşik tonoz örtülüdür. Türbenin içinde tahtadan işlemesiz olarak yapılmış 4 sanduka vardır. Kapıya göre sonda olan sanduka Yunus Emre'ye, 2. sanduka Tapduk Emre'ye, 3. sanduka Yunus Emre'nin oğluna, 4. sanduka da kızına aittir.Karaman'dan başka Yûnus Emre'nin mezarı olduğu iddia edilen pek çok mezar ve türbe vardır. Bunlar;Eskişehir'in Mihalıççık ilçesine bağlı Sarıköy; Bursa; Aksaray ile Kırşehir arası; Ünye; Kula ile Salihli arasında Emre Sultan köyü; Erzurum, Duzcu köyü; Isparta'nın Gönen ilçesi; Afyon'un Sandıklı ilçesi; Sivas yakınında bir yol üstü. Ayrıca Tokat'ın Niksar ilçesinde de bulunmaktadır.Ayrıca, mutasavvıf Niyazi Mısri de Yunus Emre'nin mezarının (veya makamının) Limni Adası'nda bulunduğunu ifade etmiştir.
Eserleri
Divanı
Yunus Emre'nin şiirleri bu Divanda toplanmıştır. Şiirler aruz ölçüsüyle ve hece ölçüsüyle yazılmıştır.
Risaletü'n - Nushiyye
1307'de yazıldığı sanılmaktadır. Eser, mesnevi tarzında yazılmıştır ve 573 beyitten oluşmaktadır. Eser; dinî, tasavvufî, ahlakî bir kitaptır. "Öğütler kitabı" anlamına gelmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder